Obezite Cerrahisi

“Sleeve Gastrektomi” olarak da bilinen tüp mide ameliyatlarında, midenin hacminin küçültülmesi (yaklaşık 60-100cc) ve böylece hastanın çok az gıdayla tokluk hissetmesi hedeflenir.

SLEEVE GASTREKTOMİ (TÜP MİDE)

  • “Sleeve Gastrektomi” olarak da bilinen tüp mide ameliyatlarında, midenin hacminin küçültülmesi (yaklaşık 60-100cc) ve böylece hastanın çok az gıdayla tokluk hissetmesi hedeflenir. Bu amaçla, midenin belli bir bölümü cerrahi işlemle çıkarılır ve geriye tüp şeklinde (yaklaşık bir muz büyüklüğünde) bir mide bırakılır. Ayrıca midenin açlık hormonu salgılayan bölümü çıkarıldığı için hastada açlık hissi olmamaktadır.
  • Bu operasyonla sadece alınan gıdanın miktarı kısıtlanır; gıdaların emilimi aynı şekilde devam ettiği için hastanın dışarıdan vitamin ya da mineral takviyesi alması gerekmemektedir.

Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) Ameliyatı Nasıl Yapılır?

İşlemin tamamı laparoskopik (kapalı) ameliyat yöntemi ile yapılır. Laparoskopik cerrahi (tüp mide ameliyatı veya diğer..) çok sayıda küçük kesi yapılarak gerçekleştirilir. Bu kesilerden yerleştirilen portlar el aletlerinin karına ulaşması için kullanılır. Bunlardan biri bir video kameraya bağlanan cerrahi teleskop ve diğerleri özelleşmiş cerrahi aletlerinin girmesi içindir. Cerrah operasyonu bir video monitörden izler. Tecrübe ile, deneyimli bir laparoskopik cerrah pek çok prosedürü aynen açık ameliyattaki gibi laparoskopik olarak uygulayabilir.

Karın içine co2 gazı verilerek karın şişirilir. Daha sonra trokar denen özel aletler içinden karın içine ulaşılır. Öncelikle kalan mide genişliğini ayarlamak için bir kılavuz silikon tüp ağızdan mide çıkışına dek yerleştirilir. Mide etrafını saran yağ dokudan, damarlardan ve hemen komşusu olan dalaktan ayrılır. Daha sonra stapler denen özel cihazlar ile midenin fazla kısmı kesilip ayrılır. Geriye yaklaşık 80-150 ml lik mide hacmi kalır. Ayrılan bu kısım karın dışına çıkarılır ve patolojiye gönderilir. Daha sonra kesilen ve stapler ile dikilen kısımda kanama kontrol edilir. Bunun için ilave metal klipsler kullanılabilir veya ihtiyaç olursa ilave dikiş atılabilir. Yine ihtiyaç halinde kanamayı azaltmak amacıyla bazı özel ilaçlar da yara yerine uygulanabilir. Daha sonra içeride biriken sıvıları dışarı alabilmek için ameliyat yerine silikon bir dren yerleştirilir. Yara yerleri estetik olarak kapatılarak ameliyat sonlandırılır. Böylece obezite ameliyatı tamamlanmış olur.

Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) Ameliyatı Öncesi Nasıl Hazırlık Yapılır, Hangi Tetkikler Yapılır?

  • Kan Biyokimya testleri
  • Hemogram
  • Hormon testleri
  • Hepatit testleri
  • Tüm karın ultrasonu
  • Mide endoskopi (Anestezi uzmanı ile beraber)
  • EKG (Kalp Grafisi)
  • Akciğer grafisi
  • İhtiyaç halinde efor testi ve EKO (Elektrokardiyografi)

Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) Ameliyatı Nasıl Işe Yarar?

Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı sanılanın aksine sadece gıda alımını kısıtlayarak işe yaramaz. Aynı zamanda ameliyatın çok önemli hormonal ve metabolik etkileri vardır. Öncelikle mide hacmi azaldığı için az gıda alınır. Fakat bu diyet gibi değildir. Aç dolaşmazsınız tamamen tok dolaşırsınız. Az miktarda gıda dahi doymanıza yeterli olur. Yine midenin fundus kısmından iştah hormonu olarak ta bilinen Gharelin denen hormon salgılanır. Midenin bu kısmının alınması ile iştah da ciddi oranda azalır. Yine mideden salgılanıp barsaklar üzerine etki eden, etki mekanizması halen araştırılmaya devam eden farklı hormonal etkiler de vardır. Bu etkinin tam oluş şekli bilinmese de nihayi etki ameliyat sonrası daha kilo verme başlamadan bile şeker tansiyon gibi sorunlarda ciddi iyileşme görülür. Mideyi ciddi biçimde zorlamadıkça uzun dönemde poşun hacminde anlamlı bir artış olmaz. Hasta küçük miktarda gıda aldığında oluşan ilk yanıt, mide poşunun duvarının gerilmesi ve beyne midenin dolu olduğunu bildiren sinirleri uyarmasıdır. Hasta adeta büyük bir öğün yemiş gibi doygunluk hisseder, fakat aslında birkaç kaşık yemiştir.

Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) Ameliyatı Sonrası Tekrar Kilo Alımı Olur Mu?

Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı sonrası yeniden kilo alım riski oldukça düşüktür. Bu fizyolojiden maksimum yararın sağlanması için, hastanın sadece öğünlerde yemesi, günde 2-3 öğün alması, öğünler arasında atıştırmalardan kaçınması gereklidir. Bu ameliyat ta uzun süre boyunca edinilen yeme alışkanlıklarının değiştirilmesini gerektirmektedir. Ameliyatın geç dönemlerinde tekrar kilo alma görülen vakaların neredeyse tamamında, öğün kapasitesinde artma olmamıştır. Tekrar kilo almanın nedeni, öğünler arasında, özellikle de yüksek kalorili atıştırmalardır. Bu tür bir yeme alışkanlığının yan etkilerini ortadan kaldıracak bilinen bir operasyon yoktur.

Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) Ameliyatının Gastrik Bypass Ameliyatına Göre Avantajları Nelerdir?

  • Daha az vitamin,mineral eksikliklerine (özellikle B12 vitamini, demir, kalsiyum ve folatta eksikliğe) neden olur.
  • Daha az yaşam boyu vitamin-mineral takviyesi ve takip gerektirmektedir.
  • Tekrar kilo alımlarda yapılabilecek müdahale seçenekleri son derece geniştir.
  • Bir sorun olduğunda endoskopi ile safra kanalları ve pankreas kanalına müdahale şansı vardır. ERCP, biyopsi gibi işlemler rahatlıkla yapılabilir.
  • Kapatılıp bırakılan mide dokusunu olmadığı için endoskopi ile kontrol şansı her zaman vardır.
  • Midenin Gharlin (iştah hormonu) salgılayan fundus kısmı alındığı için iştah azalması daha fazladır.

MİNİ GASTRİK BYPASS

Gastrik bypass ameliyatına bir alternatif olarak ortaya çıkmıştır ve son zamanlarda popülarite kazanmıştır. Gastrik bypassa göre teknik olarak daha basit ve ameliyat süresi daha kısadır. Komplikasyonları geleneksel gastrik bypassa göre daha azdır. Hem yeme kısıtlayıcı hem de emilim bozucu bir ameliyattır.

MGB (Mini Gastrik Bypass) Etkisi

Tüp mide ameliyatı gibi obezite cerrahilerinin genel amaçları arasında mide hacmini küçülterek tokluk hissinin daha kolay sağlanmasına imkan verdiğinden Gastrik Bypass’da aynı çerçevede yapılmaktadır. Kapalı sistemde gerçekleştirilen operasyonlar çok küçük kesiler açılarak yapılmaktadır ve bu sayede hastanın yara bölgesi çok kısa sürede kapandığı için hızlı taburcu olmak imkanı sağlamaktadır. Operasyon için açılan kesikten özel medikal aletler yardımı ile mide içinde küçük bir tüp oluşturulmaktadır. Gastrik Bypass operasyonlarının tüp mide ameliyatı gibi diğer operasyonlardan ayıran en önemli özellik bağırsak sisteminde de değiştirme yapılması ile besinlerin bir kısmının tam emilmeden atılmasını sağlayarak kımi bir malabsorbsiyon sağlanmadıdır. Mini Gastrik Bypass Kilo Verilmesi
Obezite cerrahisinde kilo vermek için 3 farklı aşamada gerçekleştirilebilmektedir.

  • Mide hacminin küçültülmesi
  • Emilim kısıtlaması
  • Hormonal Düzenleme

Mide hacminin küçültülmesi: Bütün obezite ameliyatlarında olduğu gibi Mini Gastrik Bypass operasyonunda da ilk amaç midenin küçültülmesinin sağlanmasıdır. Midenin küçülmesi ile daha az besin ile doyma hissi oluşacağından dolayı kilo verilmesine imkan sağlanmaktadır.
Emilim Kısıtlaması: Besinlerin hızlı emilimi sağlanması için bağırsağın 150-200 cm’lik bölümünde yapılan müdahale ile besin emilimi engellenerek daha kısa sürede dışarı atılmaktadır. Bağırsağın bu bölümü tamamen işlevsiz bırakılmaktadır. Bu değişiklik sayesinde vücuda alınan besinler direk olarak ince bağırsağın orta bölümüne oluşarak hızlı emilim oluşmasına imkan sağlayarak kontrollü kilo verilmesinin oluşturmaktadır.

Hormonal Düzenleme: Mide uyarılmasının azalması sayesinde açlık hormonu daha az salgılanacak ve uzun süre sağlanacak tokluk hissi sayesinde kilo alınmasının önüne geçilmektedir.

MGB Kimlere Yapılmalıdır?

Bu tarz “primer” morbid obezlerin tedavisinde ilk ameliyat seçeneği olarak mide by-pass’ı yöntemleri sadece ileri derecede şişmanlık durumlarında (VKİ>50 – “super obezite”) veya tip 2 şeker hastalığının çok ön planda olan hastalarda tercih edilebilirler.
Önceden tüp mide / mide küçültme ameliyatı olup yıllar sonra yeniden kilo alıp tekrar morbid obez olan hastalara ikinci bir şans verebilmek adına ise “mide by-pass’ı” ‘lar HAYATİ ÖNEMİ olan girişimlerdir.

Uygulanacak tedavi yöntemleri ve sonuçları her hastanın yaş, cinsiyet, metabolizma hızı ve yandaş hastalıklarına göre değişiklik gösterebilmektedir. Her hasta ayrı ayrı değerlendirilmelidir.